15 Temmuz 2016 tarihi, Türkiye’nin tarihinde bir dönüm noktası oldu. Ancak o gece yaşananlar sadece bir darbe girişimi ile sınırlı kalmadı; insanların hayatlarına büyük darbeler vuruldu. Bu olağanüstü olayın ardından hayatta kalmayı başaran birçok kişi, yaşadıkları travmalar ve fiziksel yaralarla baş başa kaldı. Bu yazıda, o gece vücudunda kurşun yarası alan bir mağdurun yaşam mücadelesini ele alacağız. 9 yıl boyunca süren rehabilitasyon süreci, psikolojik etkiler ve toplumsal farkındalık çabaları üzerine derinlemesine bir inceleme yapacağız.
O gece, Türkiye’nin dört bir yanında insanlar sokaklara döküldü. Bir darbe girişimi olduğunun farkında olan vatandaşlar, demokrasiye sahip çıkmak için direniş göstermekte kararlıydı. Ancak bu eylem, birçok kişi için bedeli ağır bir mücadeleye dönüşecekti. Vücudunda kurşun yarası alan mağdur, o gece yaşadığı dehşet verici anları hâlâ unutamıyor. O sırada duyduğu gürültüler, insanların panik içinde koşuşları ve yaşanan kaos, hafızasında silinmez izler bıraktı. Gözlerindeki korku, geleceğine dair belirsizlik ve yaşadığı yaralar, hayatının geri kalanını etkileyen travmalar haline geldi.
15 Temmuz sonrası sağlığına kavuşmak için uzun bir rehabilitasyon sürecine adım atan mağdur, fiziksel olarak iyileşmenin yanı sıra psikolojik destek de almak zorunda kaldı. Yaşadığı travmayı aşabilmek ve normal bir yaşam sürdürebilmek için yıllarca terapi seanslarına gitti. Bu süreç, yalnızca kendi hayatını değil, etrafındakileri de etkiledi. Ailesi ve arkadaşlarının desteği, bu yolculukta en büyük motivasyon kaynağı oldu. Ancak toplumsal tepki, acının büyüklüğünü anlamakta zorlandı. O gece sokaklara çıkanların kahramanlıklarıyla gururlanan toplum, bu travmanın görünmeyen yüzüyle yüzleşmekte tereddüt etti. Herkes için birer kahraman olarak anılanlar, bazen unutulmuş hayat hikayeleri olarak kalmaya mahkûm oldu.
Sonuçta, 15 Temmuz’un acı mirası hayatları şekillendirmeye devam ediyor. Kurşun yarası taşıyanlar, yalnızca fiziksel yaralarından değil, toplumsal algıdan ve duygusal yüklerden de mustarip. Her gün, bir adım daha atarak toplumun bir parçası olma mücadelesi veriyorlar. Hayatlarının geri kalanını bu travmanın izleriyle şekillendirmek zorunda kalan birçok insan var. Unutulmaması gereken şudur ki, sadece bir gecelik bir olay değil, çok daha derin, köklü acıların yaşandığı bir dönemiz. Bu nedenle, 15 Temmuz’un karanlık yüzünü anlamak ve yaşananları tartışmak, toplum olarak sorumluluğumuzdur.