Birçok insan, hayatının dönüm noktalarından biri olarak seçimini yaparken, köyüne ve mahallesine hizmet etmeyi seçebilir. Bu özgün örnek ise, geldiği mahalleye muhtar olan bir gelinin hikayesini anlatıyor. Kendisi, eşiyle birlikte büyüdüğü köyde sadece bir eş rolünden öteye geçerek, aktif bir şekilde toplumsal göreve atıldı. Farklı projelerle mahalle sakinlerinin hayatlarını kolaylaştıran bu gelin, girdiği muhtarlık seçimlerinde 3 dönemi de geride bırakmayı başardı. Bu vakıa, pek çok insan için ilham verici bir öykü olma niteliği taşıyor.
Gelin, muhtarlık sürecine nasıl karar verdiğini anlatıyor. “Eşimle birlikte köyümüzde büyüdük. Fakat zamanla köyümüzün ihtiyaçlarını görebiliyordum ve bunun için bir şeyler yapmak istedim” diyor. Muhtarlık adaylığı, sadece bir mahalle lideri olmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal sorumluluk ve temsil etme olgularını da beraberinde getirir. Adaylığı sırasında karşılaştığı zorlukları ve bunları nasıl aştığını ise şu şekilde ifade ediyor: “Neden bir kadın olarak muhtar olamayayım ki? Kadınların toplumsal hayatta daha fazla yer alması gerektiğine inanıyorum.”
Böylece muhtar adayı olarak, ilk kampanyasına hazırlandı. Seçim sürecinde mahalle sakinleriyle birebir görüşmeler gerçekleştirdi, projelerini sundu ve yaşadığı köydeki insanların güvenini kazandı. Eşinin de bu süreçteki desteği, onun için çok önemli oldu. Çeşitli sosyal etkinlikler ve projelerle, köy halkını bir araya getirerek, onların öneri ve taleplerini dinleyip, bu taleplere cevap verme çabası içinde oldu. “Köyümde herkesin fikrine değer vermek, benim için çok kıymetli,” diyor.
3 dönem boyunca muhtar olarak geçirdiği süre zarfında birçok başarılı projeye imza attı. Mahallesinde yapılması en zor işlerden biri olan altyapı projelerine öncülük etti. Su sorununu çözmek, yolları onarmak, park ve bahçe çalışmalarını hayata geçirmek gibi birçok alanda köylülerin ihtiyacına cevap verecek adımlar attı. “Köyümüz için yaptığım her şey, toplumun ihtiyacına yönelikti,” diyor ve bu süreçte mahalle sakinleriyle olan iletişimini de güçlendirdiğinin altını çiziyor.
Bu projelerden biri de, çocuklar için oluşturduğu eğitim atölyeleri oldu. Yerel sanatçılarla işbirliği yaparak, çocukların hem eğlenmesini hem de yeteneklerini geliştirmesini sağladı. Hedef, çocukların sadece yaz tatillerinde değil, yıl boyunca sosyalleşmelerine yardımcı olmaktı. “Çocuklarımız geleceğimiz; onların iyi eğitim almasını sağlamak benim en önemli hedefim” dedi. Bu tür sosyal projelerle sadece köydeki çocukları değil, ailelerini de bir araya getirerek komşuluk ilişkilerini güçlendirdi.
Öte yandan, kadınlar için iş bulma ve girişimcilik konusunda çeşitli seminerler ve etkinlikler düzenleyerek, her yaş grubundaki kadına hem yeteneklerini geliştirme hem de iş hayatında daha aktif rol alma fırsatları sundu. Bu çalışmaları sayesinde, birçok kadının kendi işini kurmasını teşvik etti. “Kadınların güçlenmesi, toplumun da güçlenmesi demektir” diye ekliyor.
Kendi köyünde muhtar olurken sadece bir unvan kazanmıyor, aynı zamanda bu görevle birlikte kadınların yerel siyasetteki rolünü de pekiştiriyor. Çevresindeki birçok kadın için bir rol model haline geliyor. Bu durum, her koşulda mücadele eden kadınların toplum içerisindeki yerlerinin önemini bir kez daha gösteriyor.
Sonuç olarak, gelinin muhtar olma hikayesi sadece bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda toplumsal değişimin nasıl mümkün olduğunu gösteren bir örnek. Hem toplum içerisinde etkili bir lider olmayı başarmış olması hem de kadınların güçlenmesini teşvik ederken, kendisinin ve çevresindekilerin hayatlarına dokunmayı başarması, bu hikayeyi daha da anlamlı kılıyor. Şimdi, 3. dönemde olduğu için dört gözle yeni projeler üzerine çalışmaya ve mahalleye daha fazla katkı sağlama amacında.