30 Ekim 2023 günü, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem, bölge halkını derinden etkiledi. 5.8 büyüklüğündeki bu sarsıntı, özellikle İstanbul ve çevresindeki illerde hissedildi. Ancak, Uşak gibi daha uzak illere kadar ulaşan sarsıntılar, Türkiye’nin bu büyük deprem kuşağında yaşadığımız gerçeklerin bir kez daha hatırlatılmasına sebep oldu. Depremin ardından insanlar sokaklara döküldü, panik içinde neler olduğunu anlamaya çalıştı. Marmara Bölgesi'nin bu denli hassas olması, birçok uzman tarafından dikkate alındığında, önümüzdeki günlerde daha fazla tartışma ve değerlendirme yapmaya zorlayacağı aşikâr.
Deprem, Türkiye Saati'ne göre saat 14:28'de Elazığ fay hattı üzerinde meydana geldi. 5.8 büyüklüğü ile can ve mal kaybına neden olma potansiyeli taşıyan bu sarsıntı, özellikle İstanbul’un merkezi bölgelerinde hissedildi. Halk, depremin başlangıç anında büyük korku yaşadı. Binaların sallanması, camların kırılması ve insanların panik içerisinde binalardan dışarı çıkması, deprem anının tanığı olan birçok kişiye unutulmaz anlar yaşattı. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, yaşanan korkunun ne denli yoğun olduğunu gözler önüne serdi. İnsanlar, güvenli alanlara ulaşabilmek adına adeta yarışırcasına sokaklara döküldüler.
Marmara’ya düşen bu sarsıntının, ulaşım ve altyapı üzerinde yaratmış olduğu etkiler de dikkate alınmalı. İstanbul'da metro ve tramvay hatları, depremin etkisi ile geçici süreliğine durduruldu. Yolcular, istasyonlarda depremin korkusunu yaşarken, güvenlik ekipleri tüm hatları kontrol etmek için çalışmalara başladı. Ulaşımın aksamasıyla birlikte, insanların iş yerlerine ve evlerine ulaşmaları zor hale geldi. Bunun yanı sıra, yine birçok şehirde yüksek katlı binalarda çatlaklar oluştuğuna dair haberler gelmeye başladı. Görebildiğimiz kadarıyla, özellikle İstanbul ve çevresindeki illerde yapıların dayanıklılığına dair tartışmalar yeniden alevlendi. Uzmanlar, şehirlerdeki yapı stokunun depreme dayanıklılığı konusunda halkı bilinçlendirmeye yönelik çalışmalara daha fazla önem verilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu.
Yaşanan bu olayın ardından Türkiye’nin genelinde oluşan deprem endişesinin, sıklıkla gündeme getirilen afet hazırlıkları konusundaki önceliği bir kez daha gözler önüne serdi. Ek olarak, yerel yönetimlerin, depreme karşı hazırlık ve eğitim çalışmalarını artırması gerektiğine dair çağrılar gündeme geliyor. Tüm Türkiye'de başlatılan farkındalık kampanyaları, halkın bu tür doğal afetler karşısında nasıl davranması gerektiği hususunu kapsayan eğitimler ile desteklenmelidir.
Sonuç olarak, Marmara’yı sarsan bu deprem, sadece bulunduğumuz bölgenin değil, tüm Türkiye’nin doğal afetlere karşı daha fazla tedbirler alması gerektiğinin bir kez daha altını çizmektedir. Öncelikli olarak insanların, depreme hazırlık konusunda bilgilenmesi ve bu bilgilerin uygulamalara dönüşmesi hayati öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, doğanın gücü karşısında kayıpları en aza indirmek, hazırlık ve bilinçlenme ile mümkün olabilir.